Not: Öncelikle şunu okuyun:
http://azimliyazar.blogspot.ch/2013/07/benim-temelim-yok-hocalar-konular-cok.html

YGS/LYS/TYT/AYT/AKP/CHP artık ne oldu bilmiyorum. Ama ne sınavı olursa olsun geçerli bir yazı yazacağım şimdi.

Bu yazı malesef 5.5 sene geç kalmış bir yazıdır. Bunu yazmayı nasıl unuttum hala aklım almıyor. Aradaki 5.5 sene beni okumuş fakat bu konuda bilgi edinememiş tüm okuyucularımdan özür dilerim. Son yazılarımla alakasız olsa da daha fazla ertelemeden yazayım dedim bu yazıyı.

*

Yıl 2010, mayıs ayı. Vay be sekiz sene geçmiş. Ne ara geçti bu sekiz sene hiçbir fikrim yok.

Yer BJK İnönü stadı. Yıkılmasından üç sene önce oradaydım. Lise birdeyim, Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi'ne gidiyorum o sene. (bir sene İstanbul'da yaşadım, liseyi de orada okudum.) 19 Mayıs gösterilerinde görevli okullardan biri de biziz, ben de mendil sallayarak şov yapacağım statta. (peh peh) Hava çok sıcak, beden eğitimi hocası da bize tişört dağıttı havamız olsun diye, tişört siyah olduğu için daha beter pişiriyoruz. Tabii bu gösteri haftaiçi oluyor ve okuldaki dersler hep kaynıyor.

Gösteri için durmadan antrenman yapıyoruz, okulda ne olup ne bitiyor artık pek bir fikrim yok. Matematikte fonksiyonları işlemişiz, çok çok aşırı zormuş. Sınavından ellili bir şey aldım, lise hayatımda aldığım en düşük notlardan biriydi.

*

Bunun üzerinden üç sene geçti. 12. sınıfta parçalı fonksiyonları işlemeye başladık. (Tabii ona kadar polinomlar, eşitsizlikler vs. bir sürü fonksiyonlara benzeyen konu işlemişiz) Lise biri hatırladım. "Hocam benim bu konularda temelim yok, inönü stadında gösteri yapıyordum kih kih kih." diye sınıfta makarasını yaptım ama harbiden de yoktu. Kitabı açtım baktım neymiş, neyi kaçırmışım.

Fonksiyonlar ne 12. sınıf Matematik sınavlarında problem oldu, ne de ben YGS/LYS'de fonksiyonlardan tek soru kaçırdım. Üniversiteye geldik, tüm hayatım fonksiyonlar oldu, ama üniversitede hiçbir zaman "Ah keşke 19 Mayıs gösterilerine katılmasaydım da dersi derste öğrenseydim." demedim.

Elli aldığım sınav ise muhtemelen o konuya özgü olarak hazırlanmış, zor bir sınavdı ve tabii o sınavdaki soruların ne YGS/LYS ile ne gerçek hayatla bir alakası yoktu.

*

Niye yazıyorum bunları?

5.5 senede o kadar çok "Temelim yok bana ne önerirsiniz?" mesajı geldi ki herhalde her mailde arka bahçeye temel atsaydım şimdi Ağaoğlu My Azimliyazar diye çok sağlam bir apartmanım olurdu (bu iğrenç espiri için herkesten özür dilerim.) Hepsine de istisnasız "Temelin yoksa her şeyi baştan çalışmana gerek yok bilmediğin kısım olunca aç bak." tarzı cevaplar verdim.

Halbuki ben de sizin gibiydim. (O yüzden üzülüyorum bu yazıyı baştan yazmadığıma ya.) On ikinci sınıfa başladığımda "Her şeyi baştan adamakıllı öğreneceğim." diyip en kolay ve dandik testleri çözmeye başladım ve kısa zamanda sıkıldım. (Buna mükemmeliyetçilik ve aynı zamanda erteleme hastalığı deniyor, mükemmel olmak için basit işlerle uğraşıp asıl zorlu işleri sona saklıyorsunuz çünkü) Hatamın farkına bazen vardım, bazen görmezden gelip basit şeylere çalışmaya ve temelim yok, temel atayım demeye devam ettim. Hatta bu üniversitede dahi devam etti: ilk dönemi bitirdikten sonra notlarım çok düşük olduğu için oturup programlamaya baştan baktım sanki içeriği bilmiyormuşum gibi. İçeriği biliyordum ve notlarımın düşük olması bilgi eksikliğinden değil pratik eksikliğindendi, sık sık kod problemi çözmeliydim. (Bu problem konusuna çalışırken problem çözmek yerine temelim olsun diye sürekli çözümlü sorulara göz gezdirmek gibi bir şey.)

Şimdi ise doktorada oturup en baştan nasıl kodlama yaparım okumuyorum, zaten zamanım da yok. Ne yapacağımı biliyorum, yapmaya başlıyorum, takıldığım yerde google'a soruyorum. Bunun karşılığı Matematikte yok, varsa da anlatması zor, ama İngilizce'de var. Şöyle diyim, atıyorum benim çatpat bir İngilizcem var. Temelim yok diyip oturup hemen şimdi Simple Present Tense'ten başlayarak okumaya, temel atmaya ve sıkılmaya başlayabilirim. Ama bana bir İngilizce kompozisyon ödevi verildi, ne yazacağımı biliyorum çünkü Türkçe düşünebiliyorum tabii ki, fikirlerimi İngilizce'ye geçirmem lazım, Simple Present Tense'ten okumaya başlarsam imkanı yok yetiştiremem. Mecburen yazma işine dandun girişiyorum, cümleyi kuramazsam veya bir yerde takılırsam google açıp bakıyorum. Aynı şekilde siz de bir konuya çalışırken veya test çözerken bir başka konuda eksiğiniz olduğunu fark edince geri dönüp ona da bir göz atabilirsiniz veya ciddi sıkıntı varsa oturup o konuya da iyi bir çalışabilirsiniz. Ama en basitinten en zoruna tüm konulara en baştan "mükemmel" bir şekilde çalışmanıza gerek yok. Böyle bir çalışma yapmadığınız ve zamanında da çalışmadığınız için "Benim Temelim Yok" diye kuruntu yapmanıza da hiç gerek yok.

Yazı oldukça kısa oldu farkındayım, uzatsaydım yazının ana temasıyla çelişirdim; mükemmel çalışma için ne temele ne de uzun ve sihirli bir yazıya ihtiyacınız yok arkadaşlar, zaten mükemmel çalışma yok. Eksiklerinizi gidermeye bakın, giderirken de bol bol pratik yapın. (sırf test çözerek değil tabii, ben bunu anladım mı diye kendinize sormak ve kendinizi kandırmamak da önemli, buna da değineceğim.) Anaokulu zamanınıza dönerek her şeyi kökten süper öğrenmeye çalışmayın, öyle bir şey yok.