Polonya'daki iki haftamı anlatmadan önce Polonya hakkında kısa bilgi vereyim.

Polonya Slavik bir ülkedir. (Slav ülkeleri sıralı tam liste) Koyu Katoliktir. Dili "Polski" ama bizimkiler Lehçe diyor. Ülkeye de eskiden Lehistan derlermiş, ilk krallarının adları Leh diye böyle anılmış. 

Polonya'nın tarihi acılarla doludur. Gelen vurmuştur giden vurmuştur. Avusturya, Prusya (Almanya), Rusya, Osmanlı, Kırım Tatarları ve Ukrayna Kazaklarının oyun parkı olmuştur adeta. Bunda Polonya'nın coğrafi özelliklerinin de payı vardır, Polonya dümdüz, anca güneyinde bir avuç vardır, Anadolu dağlıktır örneğin, İtalya'nın kuzeyinde Alpler bulunur dolayısıyla kuzeyden saldırmak çok zordur. Polonya ise batı ve doğudan saldırıya açıktır.

Polonya 13. yy'da Moğol / Tatar akınlarına göğüs germiştir. Sonra Baltık'ta yuvalanan Töton Şovalyeleri isimli tapınak şovalyelerinin saldırılarıyla uğraşmışlar. Ardından 1569'da Litvanya'yla birleşmişler ve kral seçimi falan yapmaya başlamışlar (bunu daha kolay yapabilmek için başkent Krakow'dan ki Polonya'nın en turistik şehridir, Varşova'ya taşınmış) Bu onların altın dönemiymiş. 1648'de Rusya'nın desteğiyle Ukrayna Kazakları ayaklanmış. Bu ayaklanmayı konu alan "Ateş ve Kılıç" isimli Nobel ödüllü romanı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Ardından İsveç dalmış. Yetmemiş Osmanlı ben de geliyorum demiş. Polonya bunların hepsinden malup ayrılmış. 

1683'de Osmanlı Viyana'yı kuşatınca tüm haçlılar Avusturya'nın yardımına koşmuş. Bu savaşta Viyana düşecekken sadrazam ile Kırım hanı arasındaki kavgadan dolayı Kırım hanı görevini yapmayıp Polonyalıların yolunu açmış. Polonya'nın "Winged Hussarl" yani kanatlı şovalyeleri akın ederek Osmanlıları gafil avlamış. Sonrasını biliyorsunuz, tüm Hristiyanlar Türkleri Avrupa'dan atmak için birlik olup bizimkileri bozguna uğratırlar. 

Polonya'nın komşu devletler için o zamana kadar ki işlevi "Osmanlı'ya karşı tampon bölge olmak" imiş. Osmanlı tehlikesi ortadan kalkınca Rusya, Avusturya ve Prusya Polonya'ya dört bir yandan girişip pizza gibi paylaşmışlar. 18. yy.'da Polonya haritadan silinmiş. Bizim Sultan da Avusturya, Prusya ve Rus elçisi ziyaret ettiğinde "Lehistan elçisi nerede? Dışladınız mı?" demekten başka bir şey yapamamış malesef. O kanatlı şovalyeler o gün kendi ülkelerini de gafil avladılar. İşin komiği bu olanlara rağmen Polonyalı çomarlar bu olayla övünürler bir de. (Bkz: Polandball)

Polonya ancak 1. Dünya savaşının sonunda sahalara döner. Çok geçmeden 2. Dünya savaşı başlar, Almanya ile Sovyetler birlik yine pizza gibi bölüşürler. Almanya "Biz hepsini kendimize isterik." der, bir de üzerine aralarında savaşırlar. Şehirleri yıkılır, halkı kıyıma uğrar. 2. Dünya savaşından sonra Almanya'nın doğudaki toprakları (örneğin Danzig yani Daniska) Polonya'ya verilir, Polonya'nın doğudaki bazı toprakları Ukrayna'ya yani Sovyetlere, adamlar tuhaf bir şekilde batıya ötelenir. Ardından uzun süre Sovyet ve komünizm güdümünde hayatını devam ettirir. (bakınız: Varşova paktı) Sonuç hüsran tabii. 

Bu kadar felaketten sonra yaralarını sarıp vardığı nokta bence şaşırtıcı Polonya'nın. Gayet de medeni bir ülke. Yine de işsizlik var, maaşlar düşük, insanlar kaçma peşinde. Özellikle İngiltere'de bolca bulunmaktalar nüfusları milyonu aşmış. Adamlar Polonyalılardan kaçmak için Brexit diye bir şey icat etti daha ne olsun!!

Eyyorlamam bu kadar.