6 Temmuz 2017 Perşembe

Patka "Bugün Kopernik müzesine gidelim." dedi. "Ya sonra?" dedim. "Sonrası yok, bütün gün oradayız." Nası ya? Benim müza gezme rekorum 3.5 saat ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi, onda da o kadar güzelim kampüsümden ayrılıp Ulus'a gelme zahmetine katlandım bir de üzerine bayır çıktım boşuna gitmesin diye direndim. Bütün gün ne müzesi? "Ben senin bilimi sevdiğini biliyorum orayı da seveceksin." diye de gazladı sağolsun. "Kızım sen mekatronik okudun fizikle içli dışlısın, ben fizikten kaçmak için bilgisayar okudum." diyemedim ya la.

Ama yanılmışım, dört kişi bütün gün çocuklar gibi eğlendik. Ayrıca burası müze değilmiş. Hem çocuklar hem de yetişkinler için fizik deneylerini görüp açıklamalarını okuyabileceğiniz, psikoloji oyunlarıyla kendinizi sınayabileceğiniz veya arkadaşlarınızla kapışabileceğiniz eğlenceli bir yer.

Her şeyi çekmeye çalışmadım ama çektiklerimden ilginç olanlarını anlatayım.

Foucault sarkacı. İleri geri basit harmonik hareket yapılacak şekilde ayarlanıyor ama dünya dönünce gözlemcilerin yeri değiştiği için hafif sapıyor ve aşağıda gördüğünüz topları sıra sıra deviriyor.



Bizim okulda da vardı bundan, fakat bir öğrenci bununla Mayli Sayrus taklidi yaptığı için koptu, yeniden taktılar ama ayarlamayı beceremediler.

Bu gördüğünüz düğmelere dirseklerinizi yapıştırıp kulaklarınızı tıkayınca kafanızda ezan çalıyor.

 

İzohipsleri gerçek zamanlı algılayan yazılım:



Elektrik deneylerini bir abi sunuyor. Gönüllü olup elektrik çarpılmalı deneyler var. Keşke benim de uzun saçlarım olsaydı :P



Fizik deneylerinden psikoloji oyunlarına doğru gidiyoruz. Girişinde bir kart veriyorlar, sonuçlar bu karta (f)işleniyor(uz).

Bir oyunda size tutacak bir şey veriyorlar (hmm) ve gösterdikleri resimlere göre derinizdeki reaksiyona (sanırım nabzınıza) bakarak kişi analizi yapıyorlar. Gösterdikleri resimler de bir acayip, ağacın altında yavrularıyla dinlenen zebradan hemen sonra akgezenlere tecavüz eden dothraki gösterebilirler. Tepkisiz kalmak elde değil.

Ben nevrotikmişim yani dış olaylara karşı hassas.




Bir oyunda da beyninizin şarkı sözlerini nasıl tamamladığını göstermek için bir test var. Bohemian Rhapsody için çıkan sözler evlere şenlik.



"Hayatını sıcak çay sosundan kurtarmak." nedir arkadaş.

Bir oyunda da verdiğiniz cevaplara göre size dövme yapıyor. Benim bahtıma bu çıktı:



Ama en sevdiğim oyun şuydu: kafanıza bir kemer takıyorsunuz ve bu kemer beyin aktivitenizi ölçüyor. İki kişiden kimin beyni daha yoğun çalışırsa ortadaki top ona doğru gidiyor ve en sonunda gol giriyor. Oyun düşünmeme oyunu yani. Şekilde zafer kazanmış bir çocuk:



Dedim yarışalım, Kuba'yla masanın başına geçtik. Uzun bir süre mal mal bakıştık, top bir gıdım gitmedi. Bizimkiler sıkıldı. Patka Lehçe bir şeyler gevelemeye başladı, o anda ortaya boş boş bakan Kuba gülmeye başladı. "Bana kakalardan bahsediyor :D :D" Ben de koptum.

Top yavaş yavaş bana gelmeye başladı. Üfledim bana mısın demedi. Kuba gülmeyi bırakmış yine ortaya mal mal bakıyordu. Top iyice yaklaştı. Ne düşünürsem düşüneyim olmadı, zaten bir şey düşünmemem gerekiyordu. Gol girdi ve yenildim.

Sonra Hak ve Patka geçti masanın başına. Top Kuba ve benim şaşkın bakışlarımız eşliğinde bir bowling topu edasıyla yuvarlanarak gol girdi. "Eee ne oldu hemen bitti?" Kuba Patka'nın başını işaret ederek "Tabii biter, baksanıza şuna gerizekalının teki xP xP." Hepimiz yerlerdeyiz :D

Fotoğrafımızı çizen bir otomaton koymuşlar. O kadar tipsizim ki otomaton çöktü.



Hak'la resmimiz, Trollface olan benim. Otomaton köse Polonyalılara göre hazırlanmış, biz de bir ton sakal olunca anca çizebildi:



Çok güzel bir abla:



Burada da insan maketi vardı, iç organların yerini değiştirebiliyordunuz. Trollüğüne beyni alıp boğaza taktım, 6-7 yaşlarında ufak bir erkek çocuğunun elinden tutan bir teyze beyni alıp "Eğer bu bir erkek olsaydı bu burada olurdu." dedi:



*

Biz içerideyken diğer Varşovalı arkadaşım mesaj attı, "Trumplarla bir akrabalığınız mı var beraber geziyorsunuz hep :D" diye. O sırada onlar da buradaymış:



Çıktık ve biraz oturup sohbet etmek için nehir kenarına indik.

Polonya nispeten katı kuralların bulunduğu bir ülke. Yayaların kırmızıda geçmesi yasak, cezası 100 zloty/lira. Kamuya açık alanda içki içmek yasak. Ama nehir kenarında göz yumuyorlarmış. O yüzden burası (herhangi cezbedici bir yönü olmasa da) gençlerin buluşma noktası olmuş:



Bugün de böyle geçti.